“Dünya mı bozulmuş? Hayır, aslında biz insanlar bozulmuşuz.” Dünya, milyonlarca yıldır kendi düzeninde devam eden bir sistem. Ancak biz, bencillik, hırs, sorumsuzluk ve nefretle bu düzeni bozuyoruz. Sevgi, saygı ve empati gibi insani değerlerden uzaklaşıp, bencilliğe yöneliyoruz. Dünya hâlâ kendi kurallarıyla dönüyor; bozulansa biziz. Hem dünyaya hem de birbirimize zarar veriyoruz. Düzeltmeye, dostça yaşamaya ve insani değerlerimizi hatırlamaya ihtiyacımız var. Eskiden bir tas çorbayı paylaşırken hissettiğimiz huzuru, mal ve mülk peşinde kaybettik. Daha fazlasını kazanma hırsıyla elimizdekilerin kıymetini bilemedik. Paranın mutluluk getireceğine inandık, ama bizi birbirimize yabancılaştırdığını göremedik. Hırsla büyüyen yatlar, katlar ve arabalar küçülen sofralarımızı unutturdu. Oysa dünya aynı dünya… Gözleriyle gülen çocuklar, köyde bir kap çayın etrafında toplanan dostlar, bir dost omzunda dinen yorgunluk hep oradaydı. Değişen, bizdik. Elbette hâlâ kazancını paylaşan, yoksulları gözeten vicdanlı insanlar var. Ancak hayatında bir çocuğun saçını okşamamış, bir açın halini sormamış olanların eleştiri yapacak yüz bulması trajik. Gerçek sorun, ne kadar kazanırsak o kadar eksildiğimizi fark etmememiz. Oysa bir gülümseme, bir dost eli, kuş sesleriyle uyanmak… Hayatın gerçek zenginliği her zaman oradaydı. Biz bu zenginliği görmeyi unuttuk. Dünya bozulmadı; biz, kalplerimizin aynasını kirlettik. Biz ne zaman insan oluruz? İnsan olmak, doğuştan bir sıfat değil, bir gayret ve yolculuktur. İnsan, başkasının acısını hissedebildiğinde, incitmek yerine iyileştirdiğinde insan olur. •Paylaşmayı, almanın önüne koyduğumuzda, •Hırs yerine kanaati seçtiğimizde, •Başkasının gözyaşını silebilmek için elimizi uzattığımızda, •Sözlerimizde incelik, davranışlarımızda merhamet olduğunda insan oluruz. Nasıl insan oluruz? •Önce kendimizi tanıyıp içimizdeki kibri, hırsı ve öfkeyi terbiye ederek, •Daha az konuşup daha çok dinleyerek, •Doğanın bize emanet olduğunu unutmadan yaşayarak, •Sevgi, saygı ve adalet gibi değerleri hayatımıza uygulayarak insan oluruz. Gerçek insanlık, büyük işler başarmakta değil, küçük iyilikleri unutmamakta saklıdır. Bir gülümseme, sıcak bir selam, dürüst bir söz… İnsan olmak; gönül yapmaktır, dünya kurmak değil. Cahil okur, düzelir; paran yoksa kazanırsın, adam yoksa yetiştirirsin. Ama insanlık bozulursa, çaresi yoktur. Her gece uyumadan önce vicdan muhasebesi yapın. Dünya değerlerinin peşinde koşmaya devam mı edeceksiniz? Hadi güle güle! Çünkü hepimizin son adı “cenaze” olacak.